derinlerden
karanlık gölgelerden süzülüp gelen gün ışığım
ışık saçanın dingin sesi
bana neler yaptın bir bilsen
yalnız uyursam eğer kederle bir doğarım gününe
gölgenin karaltısı ile düşerim yorgun rüyalarına
karabasanlarla bir olur tutarım nefesini
dolaşırım ellerine ve ayaklarına
kırılgan parlak ruhuna
soluk sonbahar sarısı sesinle dokunmalısın bana
kaybolmalısın bu ölgün belirsizlikte
aydınlık teninde doğmalı ay ve gece
aksak kirli adımlarla yürü ruhuma
bal getir geceden ve gündüzden
kuru ellerimiz buluşsun tanıdık bir mezar taşında
otlar sarsın bedenlerimizi ıslak düşlerimizde
ıssız melekler kutsasın seni beni ve bizi
ah kutsaldan daha kutsal bir şeydin sen
ölmekte olanı uğurlamak için geldin biliyorum
seninleyim
yavaş yavaş yürüyoruz kendi sonumuza
soğumuş ellerin yüzümdeyken
asla diyen sesler duyuluyor ardımızdan
toprak kararıyor bağrına basarken bizi
karanlıkta büyüyoruz kuzgun sesleri ile
Dutluk Dergi ‘de yayımlandı.
Bir Cevap Yazın